Lisans
Hukuk Fakültesi
Hukuk Fakültesi
Anlık RSS Bilgilendirmesi İçin Tıklayınız.Düzenli bilgilendirme E-Postaları almak için listemize kaydolabilirsiniz.


Genel Kamu Hukuku II (Çift)

Ders KoduYarıyıl Ders Adı T/U/L Türü Öğrenim Dili AKTS
HUK8107 8 Genel Kamu Hukuku II (Çift) 2/0/0 Z Türkçe 2
Dersin Amacı
Genel Kamu Hukuku II dersi ile modern devletin niteliğinin doğru kavranabilmesini sağlamak üzere, modern devletin dayandığı ve etkilendiği başta Liberalizm, Sosyal Devlet, Marksizm, Faşizm, Nasyonal Sosyalizm, Anarşizm ve olmak üzere birtakım siyasal ideolojilerin, devlet teorisi bakımından önem taşılan birey-toplum-devlet ilişkileri, özgürlük, eşitlik ve demokrasi anlayışları açısından incelenmesi ve değerlendirilmesi amaçlanmakta ve günümüzün yaygın siyasal rejimi olarak demokrasi konusuna geniş yer ayrılmakta ve tüm yönleriyle incelenmeye ve tartışılmaya çalışılmaktadır.

Genel Kamu Hukukunun Hukuk Öğretimindeki Yeri ve Gerekliliği

Prof. Dr. Oktay UYGUN; “Türkiye’de Genel Kamu Hukuku Öğretiminin Geleceği” Çalıştayı, 13.04.2018, Yayına hazırlayanlar: Rona AYBAY, Aydın ATILGAN, Görkem GÖKTUNA, (chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://hukuk.neu.edu.tr/wp-content/uploads/sites/74/2020/06/29/turkiyede-genel-kamu-hukuku-ogretiminin-gelecegi-calistayi-29.06.2020.pdf)

 

“… Genel Kamu Hukuku, konusu ve yöntemi açısından acaba diğer hukuk disiplinlerinden ya da hukuk-ötesi disiplinlerden yeterince farklılaşıyor mu? Hak ediyor mu bağımsız bir disiplin olmayı ve hukuk eğitiminde önemi, yeri nedir bunun? Bunun hala tartışılıyor olması genç meslektaşlarımıza garip gelebilir. Ne de olsa, “internet hukuku”, “bilişim hukuku” gibi 10-15 yıllık mazisi olan bir dersten söz etmiyoruz. Genel Kamu Hukuku Almanya’da 18. yüzyılın sonlarında okutulmaya başlanmış. 19. yüzyılda Fransa’ya, İtalya’ya, İspanya’ya geçmiş. Türkiye’de 20. yüzyılın ilk yarısında, modern üniversite eğitimi başladığında, bu ders hukuk fakültesi müfredatına girmiş.

Bu dersin niteliği, işlevi ve önemi bakımından ilk sorgulamamız gereken husus, hangi ihtiyacın ürünü olarak ortaya çıktığıdır. Bilişim Hukuku’nun veya İnternet Hukuku’nun niye ortaya çıktığını görmekte zorlanmayız: Bilgi ve iletişim teknolojisinin yarattığı olağanüstü karmaşıklıktaki hukuki sorunların varlığı durumu açıklığa kavuşturuyor. Genel Kamu Hukuku’nun hukuk eğitiminde gerekli görülmesi, daha çok modern devletin ortaya çıkmasıyla bağlantılıdır. Avrupa’da feodalizmden kapitalizme geçiş süreci, siyasal iktidarın niteliğinde büyük bir farklılaşmaya yol açmıştır. Artık, iktidarın otoritesi “mutlak”, “sürekli” ve “bölünmez” sıfatlarını barındıran egemenlik kavramı ile tanımlanmaya başlanmıştır. Modern devletin egemen iktidarı kamu gücünü kullanarak bir yurttaşını askere alabilir, ona ağır bir vergi yükleyebilir, evini kamulaştırabilir, hapse gönderebilir, çocuklarını zorunlu eğitime tabi tutabilir, aşı olmaya zorlayabilir veya onu idam edebilir. Kamu gücünün bütün bu kullanım biçimleri toplumun çoğunluğu tarafından meşru görülür. Peki, kamu gücünün bu kullanım biçimlerini meşrulaştıran nedir? Bu gücün kapsamı ve sınırları nedir? Modern Çağ’da devlet iktidarının işlevleri ve boyutları öylesine genişlemiş durumda ki, hepsini bir bütün olarak kavramak çok zor. Kuşkusuz, bu soruların kısmi cevaplarını Anayasa Hukuku, İdare Hukuku, Ceza Hukuku ve Uluslararası Hukuk gibi kamu hukuku disiplinlerinde bulabiliriz. Bu disiplinlerin her birinde devlet iktidarının bir özelliği, örneğin ceza hukuku dersinde devletin ceza verme fonksiyonu incelenir. Ancak devlet iktidarının, kamu gücünün gerçek doğasını bir öğrencinin iyi düzeyde kavrayabilmesi, konuya daha geniş bir pencereden ve tarihsel perspektiften bakmasıyla mümkün. Modern Çağ’da devlet iktidarının niteliğini bir bütün olarak kavrayabilmek için, devleti hem kavram, kurum ve ilke olarak, hem de kökeni, gelişimi ve meşruluk kaynağı bakımından anlatma ihtiyacı doğuyor. Genel Kamu Hukuku veya Devlet Teorisi adıyla okutulan dersler bu ihtiyacı karşılıyor.

Genel Kamu Hukuku derslerinde, siyasal iktidarın Orta Çağ’ın bölünmüş, parçalanmış feodal iktidar yapılanmasından Modern Çağ’ın tüm yetkileri kendinde toplayan egemen iktidarına nasıl dönüştüğü “egemenlik teorisi” çerçevesinde anlatılır. Kuşkusuz, bu ders müfredata girmeden önce, Jean Bodin ve Thomas Hobbes gibi düşünürlerin egemenlik üzerine yazdıkları değişik derslerde ele alınırdı. Ama bu anlatılar kapsamlı bir devlet teorisi biçiminde değildi. Modern Çağ’da devlet iktidarının “egemen” karakterini ve bu karakterin süreç içinde geçirdiği değişimi görmeden, bir öğrencinin Anayasa Hukuku, İdare Hukuku, Ceza Hukuku ve Uluslararası Hukuk gibi kamu hukuku derslerini tam olarak anlaması beklenemez. Öncelikle öğretilmesi gereken, modern devlette iktidarın niteliğidir. Kamu gücünün kaynağı, kapsamı ve sınırları bilinmeden, devletin ceza verme, vergi toplama veya kural koyma gibi fonksiyonları temellendirilemez. Devletin bu gücünün nasıl kullanılacağını, sınırlarının ne olduğunu ve nasıl denetleneceğini gösteren temel kamu hukuku ilkelerinin de bilinmesi gereklidir. O nedenle, diğer bazı derslerde yalnızca bir anayasa maddesi olarak değinilen “kuvvetler ayrılığı”, “hukukun üstünlüğü”, “laiklik”, “sosyal devlet”, “egemenliğin bölünmezliği” gibi ilkelerin de anlamı, önemi ve tarihsel süreçte geçirdiği değişim öğrenciye anlatılmalıdır. Özetle, devlet iktidarının ve kamu gücünün kaynağını, niteliğini ve işlevini ortaya koymak, birey-devlet ilişkisini ve devletin fonksiyonlarını buna göre açıklamak ihtiyacı böyle bir disiplini yarattı. Genel Kamu Hukuku veya Devlet Teorisi gibi dersler sayesinde, öğrenci devlet iktidarını ve kamu gücünü bir bütün olarak kavrayabilmektedir.

Genel Kamu Hukuku dersi, uzun süre metafizik kavramlarla yüklü, oldukça soyut ve ülkeye göre çok farklılaşan bir içeriğe sahipti. Özellikle Almanya’da, kendi ülkesinin devlet geleneğini meşrulaştırma gayesi güden, ideolojik tarafı baskın bir ders olarak okutuldu. Zamanla, sosyal bilimlerin daha pozitivist karakter kazanmasıyla birlikte, siyaset bilimciler, siyaset sosyologları, siyasal antropologlar Genel Kamu Hukuku dersinin özünü oluşturan “egemenlik” gibi metafizik temel kavramları sorguladılar. Devlet iktidarını pozitivist yaklaşımla ele almaya başladılar. Yirminci yüzyılın ortalarına gelindiğinde, siyaset bilimciler “egemenlik” kavramının gerçekliği olmayan mistik ve metafizik bir kavram olduğu ve artık kullanılmaması gerektiği konusunda görüş birliğine vardılar. Bu yaklaşım bazı kamu hukukçularını da etkiledi. Ancak ortada şöyle bir sorun var: Egemenlik kavramı, hala anayasalarda kullanılıyor, uluslararası hukukun temel bir kavramı olmaya devam ediyor. Ne kadar soyut, metafizik olursa olsun, hukuki bir anlamı var bu kavramın. Bunu bir şekilde açıklığa kavuşturmamız lazım. Eğer hukuk sistemi devlet iktidarını hala egemenlik kavramıyla tanımlıyorsa, bir şekilde bunun hukuk öğretiminde yer alması gerekir. Bu görev de Genel Kamu Hukuku dersini veren öğretim elemanlarına düşüyor.

Modern Çağ’da devlet otoritesinin niteliğini belirten “egemenlik” kavramının yanı sıra, devlet otoritesinin meşruiyetinin, nerede ve nasıl ortaya çıktığının, çağlar boyunca nasıl bir değişim geçirdiğinin yalnızca hukuk değil, siyaset bilimi, felsefe ve sosyoloji gibi alanlarda eğitim alan öğrencilere de anlatılması gerekiyor. Hukuk eğitimi üzerine odaklandığımızda, şöyle bir soru sorulabilir: Genel Kamu Hukuku gibi ayrı bir derse gerek var mı? Çünkü, devletin belli fonksiyonlarını, belli işlevlerini değişik derslerde öğretiyoruz. Mesela devletin bir ceza verme fonksiyonu var; Ceza Hukuku, Ceza Usul Hukuku gibi disiplinlerle bunu veriyoruz. Devletin idari organizasyonunu İdare Hukuku derslerinde anlatıyoruz. Devletin uluslararası ilişkilerdeki durumunu Uluslararası Hukuk derslerinde ele alıyoruz. Anayasa Hukuku’na geldiğimizde biraz daha kapsamlı bakıyoruz devlete; devletin üç temel organını, aralarındaki ilişkileri inceliyor, “temel hak ve özgürlükler” başlığı altında devlet-birey ilişkisine değiniyoruz. Dolayısıyla, devletin hemen her görünümü ve fonksiyonu üzerinde bir parça duruyoruz... Bu söylenenler yanlış değil. Pek çok kamu hukuku dersinde devlet iktidarının belirli boyutlarıyla ele alındığına kuşku yok. Eksik olan, öğrencinin devleti bir bütün olarak kavrayabileceği bir ders. Devlet tam olarak nedir? Tarihte ilk kez nerede, ne zaman, niçin ve nasıl ortaya çıktı? Hep var mıydı? Devlet kurulmadan önce insanlar, toplumlar nasıl yönetiliyordu? Devletsiz toplumlarda iktidar ilişkileri nasıldı? İlk devletlerle, “şehir devleti”, “kent devleti” dediğimiz 5300 yıl öncesine kadar uzanan devletlerle bugünkü ulus devlet aynı şey değil. İktidarın niteliği süreç içinde büyük ölçüde farklılaşmış. Devlet iktidarı meşruiyetini nasıl sağlıyor? Devlete neden itaat ederiz? Devlet otoritesinin sınırı nedir? Bu sorulara cevap vermeden devletin herhangi bir işlevini veya fonksiyonunu gerçekten kavramak söz konusu olamaz. İşte, devleti bir bütün olarak kavramamızı sağlayacak disiplin Devlet Teorisi olarak ortaya çıkıyor. Genel Kamu Hukuku dersi, büyük ölçüde bir devlet teorisidir.

Genel Kamu Hukukun içeriği zamanla önemli ölçüde değişmiş. Eski ders kitaplarıyla yenileri karşılaştırıldığında bu açıkça görülüyor. Bu değişimin geçerli nedenleri var. Örneğin, devletin kökeni yani doğuşu, ortaya çıkışı konusu eski kitaplarda Aristoteles, Platon, Hobbes, Rousseau gibi değişik düşünürlerin bu konu hakkındaki görüşlerine dayanılarak anlatılırdı. Bu görüşler bilimsel yöntemlerle elde edilmiş bilgiler olmayıp varsayımlar ve tahminlere dayanırdı. Bir düşünür, devlet ailelerin büyümesi ve genişlemesinden doğmuş derken, diğeri devletin güçlü olanın güçsüze dayattığı düzen olduğunu söyler, bir diğeri devletin toplum sözleşmesiyle kurulduğunu ileri sürerdi. Devletin doğuşu, kökeni yirminci yüzyılın ikinci yarısına kadar bir spekülasyon konusuydu. Günümüzde, bu alan artık bir bilim dalı; siyasal antropoloji. Siyasal antropologlar, yeryüzünde kurulan ilk devletlerin coğrafyasını inceleyerek devletin kökeni konusunu bilimsel yöntemlerle büyük ölçüde aydınlattılar. Artık 5300 yıl önce Mezopotamya’da, 5100 yıl önce Mısırda, 5000 yıl önce Hindistan’da ve Çin’de, 2000 yıl önce Güney Amerika’da ve 1700 yıl önce Orta Amerika’da ilk devletlerin neden ve nasıl kurulduğunu biliyoruz. Etraflarında başka hiçbir devlet yokken, bir ilkel toplumun, eşitlikçi yapısından uzaklaşarak “yöneten-yönetilen” ayrımına dayanan eşitsizliği, sosyal sınıfları ve devlet örgütünü nasıl oluşturduğunu kanıtlarıyla birlikte öğrencilere anlatabilecek durumdayız. Siyasal antropolojinin bu bulguları, artık Genel Kamu Hukuku dersinin içeriğine dahil edilmeli. Bundan böyle, devletin kökeni konusunu Aristoteles’in ve birkaç düşünürün bu konudaki tahminleriyle geçiştiremeyiz.

Genel Kamu Hukuku dersinin konusu hakkındaki yeni bilimsel çalışmaları dersin içeriğine yansıtmanın dışında, bu dersin içeriğini etkileyen bir özellik de devlet iktidarının, kamu gücünün zamanla önemli ölçüde nitelik değiştirmesidir. Bugünkü Fransa’da, devlet iktidarının yurttaşlar üzerindeki gücü artık XIV. Louis devrindeki kadar mutlak değildir. Günümüzde yurttaşlar kendi devletlerini uluslararası bir mahkemede (örneğin AİHM’de) dava edebilmektedirler. Adına küreselleşme dediğimiz süreç, devletin egemenliğini önemli ölçüde değiştiriyor. Federal yapılı devletlerin tarih sahnesine çıkması, üniter devletler için oluşturulmuş egemenlik teorisinde önemli bir dönüşüme neden oluyor. Daha pek çok etken, bu dersin konusu üzerinde muazzam değişiklere yol açıyor. Devlet iktidarının niteliğinde görülen tüm bu gelişmelerin dersin içeriğine yansıtılması gerekir.

Genel Kamu Hukuku dersinin iddiası büyük; devleti bir bütün olarak kavrayabilmeyi ve öğrencilere kavratabilmeyi hedefliyor. Bu zor bir iş. Niye zor? Devletin fonksiyonlarını somutlaştırmak kolaydır, kurumlarını somutlaştırmak kolaydır, kurumların yetkilerini ve karşılıklı ilişkilerini de anlatmak nispeten kolaydır. Bir anayasa hukukçusu, devletin yasama fonksiyonunu somutlaştırarak anlatmakta büyük bir zorlukla karşılaşmaz. Sonuçta, bu fonksiyonun temel ilkeleri anayasada, ayrıntıları da ikincil mevzuatta belirlenmiştir. Bu mevzuatı yargısal içtihatlarla birleştirdiğinizde, ortaya oldukça tatmin edici bir açıklama çıkar. Ancak devlet iktidarının bir bütün olarak özelliklerini hiçbir mevzuatta veya mahkeme içtihadında bulamazsınız. Bir anayasa hukukçusu, idare hukukçusu veya ceza hukukçusu anlattığı devlet organının adresini veya telefon numarasını bile öğrencilere verebilir. Bunu, anlattığı konuyu ne ölçüde somutlaştırabileceğini göstermek için söylüyorum. Ama bir genel kamu hukukçusu devletin adresini veya telefon numarasını veremez. “Devlet” yasama, yürütme ve yargı gibi çeşitli temel organlar ile bu organların yetkilerini düzenleyen temel ilkeleri zihnimizde birleştirdiğimizde oluşan bir soyutlama. Yine bir anayasa hukukçusu yasama organının veya Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerinin yazılı olduğu mevzuatın fotokopisini öğrencilerine dağıtabilir. Ama bir genel kamu hukukçusu, egemenliğin neden sürekli ve bölünmez olduğunu gösteren bir mevzuata sahip değildir.

Genel Kamu Hukuku dersinin devleti bir bütün olarak ele alma çabasına şöyle bir eleştiri yöneltilebilir: Tamam, devleti bir bütün olarak kavramak önemli ama bu bir hukuk işi mi? Yani, bir hukuk disiplini altında mı bunu yapmalıyız? Bu işle başka disiplinlerin uğraşması daha uygun değil mi? Madem ki devleti tarihsel, sosyolojik, felsefi, ekonomik, antropolojik... boyutlarıyla ancak bir bütün olarak kavrayabiliyoruz, bırakalım bu bütüncül kavrayışı o disiplinler gerçekleştirsin. İlk bakışta haklılık payı var gibi görünse de bu görüşe katılamıyorum. Neden? Bir kere, diğer disiplinler bunu yapmıyor. Genel Kamu Hukukuna en yakın disiplinler olan siyaset bilimi, siyaset felsefesi, siyasal sosyoloji, siyasal antropoloji veya anayasa hukuku gibi bilim dallarının devlet hakkındaki açıklamalarını takip ediyorum. Her biri konuyu kendi penceresinden ele alıyor. Birilerinin bu bakış açılarını, bu farklı boyutları birleştirmesi gerekir. Peki, neden bu iş kamu hukukçularına düşüyor? Bu noktada büyük ölçüde Alman ve bir ölçüde de Fransız geleneğinin etkisinde kaldığımızı belirtmek gerekir. Bazı Alman düşünürlere, örneğin Hans Kelsen’e göre hukuk ve devlet aynı sistemdir, iki farklı şey değildir. Devlet eşittir hukuk. Bu yaklaşım, devlet mi hukukun üstünde, hukuk mu devletin üstünde tartışmasına bir cevaptır. Eğer hukuk devletin üstündeyse, bir tür hukukun üstünlüğü, hukuk devleti ilkesi ortaya çıkaracağız. Ama devlet iktidarı egemense, üstünse, o zaman devletin hukuku da belirleyebilmesi lazım; egemenlik bunu gerektirir. Kelsen’e göre, konuya yaklaşımımız yanlış. Devlet ve hukuk karşı karşıya konulabilecek iki ayrı varlık değil. Tek bir sistemin iki farklı görünümüdür devlet ve hukuk. Kuşkusuz, devlet ile hukuk ilişkisini başka türlü açıklayan kamu hukukçuları da var. Burada vurgulamak istediğim devlet ile hukukun iç içeliği. Öyle anlaşılıyor ki, devleti bir bütün olarak kavrama potansiyeli en yüksek olanlar kamu hukukçularıdır. Tabii ki, kamu hukukçuları bu potansiyele ancak devleti farklı boyutlarıyla inceleyen disiplinlerin yardımıyla ulaşacaklardır.

Sevdiğim bir meslektaşım, bir doktora yeterlilik sınavında adaya sorulmak üzere soru hazırlamıştı. Soru, o güne kadar girdiği Genel Kamu Hukuku yeterlilik sınavlarında sorulan soruların 10-15 tanesinin listesiydi. Adaydan bu sorulara cevap vermesini istemedi, yalnızca soruların hangi bilim dalıyla ilişkili olduğunu belirtmesini istedi. Aday listedeki sorulara baktı ve “birinci soru siyaset bilimiyle, ikinci soru siyasi tarihle, üçüncü soru egemenlik teorisiyle, dördüncüsü anayasa hukukuyla, beşincisi hukuk felsefesiyle, altıncısı siyasal antropolojiyle, yedincisi sosyolojiyle...” diye devam etti. Meslektaşım “bu kadar yeter” diyerek adayın sözünü kesti. “Burada bir yanlışlık veya gariplik yok mu?” diye sordu. “Bir insan bütün bu alanlara ilişkin bilgiyi nasıl bilebilir? Genel Kamu Hukukçuları allame-i cihan mı?” dedi. Meslektaşım, bu disiplinin artık alt disiplinlere ayrılması gerektiğini ve uzmanlığın bu alt disiplinlerde gerçekleşmesi gerektiğini söyledi. Pek çok meslektaşımız bu eleştiride bir haklılık payı görür ve bu dersin “siyasi düşünceler tarihi”, “insan hakları hukuku”, “siyaset bilimi”, “kamu hukukuna giriş” gibi derslere bölünmesini yararlı bulur. Bu tür bölünmeyi savunmanın iki önemli sakıncası var. Birincisi, son derece ağır ve kapsamlı olan hukuk müfredatına bu kadar farklı dersi nasıl koyacağız. İkincisi, amacımız öğrenciye devleti ve kamu gücünün doğasını bir bütün olarak kavratmak olduğuna göre, on-on beş farklı ders ile bu bütünlüğü öğrenci nasıl yakalayacak? O nedenle, genel kamu hukukçularının işi zor olmakla birlikte önemli ve anlamlı.

Bu noktada, genel kamu hukukçularının allame-i cihan olmadıklarını da belirteyim. Kuşkusuz, bu dersin konusunun analitik olmaktan çok sentetik bir yöntemle incelenmesi yani tarih, antropoloji, siyaset bilimi, felsefe, sosyoloji gibi disiplinlerin iktidar, devlet, egemenlik, meşruiyet gibi kamu hukukunun temel kavramları hakkındaki tespitlerinden hareketle oluşturulması bir zorluk içeriyor. Ancak genel kamu hukukçusu devletin kökeni hakkındaki antropolojik araştırmayı bizzat kendisi yapmıyor, sosyolojinin veya siyaset biliminin saha çalışmalarını bizzat gerçekleştirmiyor, eski devletlere ilişkin tarihsel kayıtları bizzat incelemiyor. Bunları antropologlar, sosyologlar, siyaset bilimcileri ve tarihçiler yapıyor. Genel Kamu Hukuku disiplininde uzmanlaşanlar, bütün bu alanlardan gelen verilerin sentezi ile bize devlet iktidarının kökeni, niteliği ve tarihsel süreçte geçirdiği değişim hakkında bütüncül bir bakış açısı sunuyor. Zor fakat başarılması imkânsız bir uğraşı değil. Almanya’da birinci sınıfta anayasa hukuku dersi anlatan bir öğretim üyesi, genellikle ikinci sınıfta idare hukuku ve milletlerarası hukuk anlatır, üçüncü veya dördüncü sınıfta devlet teorisi ve insan hakları anlatır. Eserlerini daha çok bir ya da iki disiplin çerçevesinde verse de öğretim üyeleri kamu hukukunun neredeyse bütün dallarıyla yakından ilgilenir. İçlerinde, alanında otorite olmuş çok değerli insanlar olmakla birlikte, hiçbiri allame-i cihan değil. Söylemek istediğim, uzmanlaşmanın alana ilişkin genel bilgiyi dışlamaması gerektiğidir. Nasıl ki, ticaret hukukunun tüm alanlarını ve borçlar hukukunu iyi bilmeden “rekabet hukukçusu” olunamazsa, genel kamu hukukunu besleyen disiplinlerden yararlanmadan da genel kamu hukukçusu olunamaz.

Ülkemizin genel kamu hukukçuları, devleti bir bütün olarak inceleme ve öğrenciye kavratma çabasında ne ölçüde başarılı olabildiler? Bizden önceki kuşak, İkinci Dünya Savaşı öncesinde ve hemen sonrasında, bu alana ilişkin Fransızca ve Almanca literatürü özümsemeyi ve Türkçe ders kitaplarına önemli ölçüde yansıtmayı başardı. Bazı ders kitapları öğrencinin seviyesinin çok üzerinde, çok ayrıntılı ve zor okunan cinsten olsa da başarılan işin önemini göz ardı edemeyiz. Günümüz genel kamu hukukçularına düşen görev, kurucuların çabalarını daha ileriye götürmek, farklı disiplinlerin devlet üzerine araştırmalarının sonuçlarından yeni sentezlere ulaşmaktır. Genel Kamu Hukukunun ilk konusu, devletin ne zaman, nerede, nasıl ve niçin ortaya çıktığının incelenmesidir. Burada siyasal antropolojinin sağladığı verilerden hareket edilecektir. Ardından devlet gücünün niteliği üzerinde durulmalı; bu gücün kaynağı, meşruiyeti ve sınırları tarihsel süreçte geçirdiği değişimi yansıtacak biçimde ele alınmalıdır. Devletin bu şekilde bütünsel olarak kavranması, sosyoloji, antropoloji, siyaset bilimi, anayasa hukuku ve hukuk felsefesi gibi disiplinlerin devlet hakkında sağladığı verilerin değerlendirilmesi ve senteziyle mümkündür. Böyle bir incelemede “toplum”, “iktidar”, “siyasi iktidar”, “devlet”, “ulus”, “egemenlik” ve “meşruiyet” gibi bazı kavramlar sıklıkla kullanılacaktır. Bu kavramların bazıları diğer bilim dallarındaki yaygın anlamlarını korurken, diğerleri devlet teorisi bakımından bir ölçüde farklılaşır. O nedenle, Genel Kamu Hukuku disiplini, kendi kavramlarını ve diğer disiplinlerden ödünç aldığı kavramları açıklığa kavuşturmakla da yükümlüdür.

Devlet iktidarının niteliğini açıklarken, zaman içinde geçirdiği değişimi dikkate almak gerekir. Binlerce yıl öncesinin kent devletleri (site, polis) ile günümüzün ulus devletleri aynı nitelikte oluşumlar değil. Çağdaş devletler de dayandıkları ideolojiler nedeniyle önemli ölçüde farklılaşır. Bir devleti anlayabilmek için dayandığı veya etkilendiği ideolojiyi çok iyi kavramak lazım. Hitler döneminde Almanya’daki ırkçı devleti, Mussolini dönemindeki İtalya’yı, Stalin dönemindeki Sovyetler Birliği’ni veya günümüzdeki Amerika Birleşik Devletleri’ni anlamak için sırasıyla Nazizmi, Faşizmi, Marksizmi ve Liberalizmi bilmek lazım. Devletin niteliğini ve devlet-birey ilişkisini belirliyor bu ideolojiler. Hukuk eğitiminde “siyasal ideolojiler” dersi olsaydı, işimiz daha kolay olurdu kuşkusuz. Olmadığına göre, siyasal ideolojileri de Genel Kamu Hukukunun içeriğine dahil etmemiz gerekiyor. Bir başka nokta, günümüzde demokrasinin küresel ölçekte yaygınlık kazanması ve çok sayıda devletin bir yönetim biçimi ve değerler sistemi olarak demokrasiyi benimsemesi. Bu gelişme devlet iktidarının meşruiyeti bakımından köklü bir dönüşüme işaret ediyor. Bu durumda, devlet teorisinin kısmen demokrasi teorisine de değinmesi gerekir.”.

“Genel Kamu Hukuku dersinin hukuk eğitimindeki önemi nedir? Bu ders, hukuku uygulayacak mezunlarımıza ne katkı sağlar? Bir öğrencinin bu dersi almasının ne faydası vardır? Hukuk öğrencileri bu konuları merak eder ve ilk derslerde öğretim üyesine sormaya çalışır. Girdiğim bütün derslerde, öğrenciler sormadan, dersin öğrenciye ne katkısı olacağını anlatırım. Öğrencinin en çok merak ettiği konu, Genel Kamu Hukuku veya Hukuk Felsefesi gibi derslerde herhangi bir mevzuat öğretilmediğine göre, uygulamada bu derslerin ne işe yarayacağıdır. Bu iki derste, diğer hukuk derslerine oranla çok az sayıda mevzuat bilgisine ve mahkeme kararına yer verdiğimiz doğrudur. Buna rağmen, bu dersler bir öğrencinin nitelikli ve donanımlı bir hukukçu olarak yetişmesine büyük bir katkı sunar.

Öğrencinin devleti ve kamu gücünü bir bütün olarak kavramasını amaçlayan Genel Kamu Hukuku dersinin içeriği ve işleniş yönteminin, öğrenciye başka iki konuda da büyük katkı sağladığını düşünüyorum. Birincisi, öğrenciyi yalnızca hukuk kurallarını bilen değil, o kuralların geliştirilmesine katkı sağlayan biri olarak yetiştirmesidir. İyi bir hukukçu, sadece hukuk bilgisini uygulamaya aktaran, diğer bir deyişle, ilgili mevzuatı önündeki olaya uygulayan kişi değildir. İyi bir hukukçunun hukuku geliştiren bir tarafının da olması lazım. Mevzuatımız her zaman iyi değil, hatta çoğu zaman eksik, çelişkili veya güncel olayların gerisindedir. Bazen, güncel olaylara uygulanabilecek bir mevzuat bile yoktur. Böyle durumlarda, yeni hukuk kurallarını önerecek veya mevcut kuralları revize edecek hukukçulara ihtiyaç duyulur. İşte, bu ihtiyacı karşılayacak hukukçunun mevzuat bilgisinin ötesinde başka bir donanıma sahip olması gerekir. Yeni bir hukuk kuralı koymak veya ihtiyaca cevap vermeyeni revize etmek için, o kuralın düzenlediği sosyal ilişkileri tanımak ve o ilişkiler yumağında ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümünde adil olan ölçütleri bilmek gerekir. Bu bilgi bizi sosyoloji ve etik disiplininin alanına sokar. Başarılı bir mevzuat düzenlemesinde başka ülkelerin deneyimlerini bilmek de önemlidir; bu durumda da karşılaştırmalı hukukun verilerine başvurmak gerekir. Sosyal ilişkilerin hızla değiştiği çağımızda, bu ilişkilere uygulanacak kuralları belirlerken hem değişimin dinamiğini yakalamak hem de bu değişim içinde insan doğasının ve toplumsal ilişkilerin değişmeyen öğelerini fark etmek gerekir. Mevzuatı öğretmeyi hedefleyen bir hukuk eğitimi ile öğrencilerimizi bu noktada yetkinleştiremeyiz. Bunun için, öğrencilerimize hukukun ardındaki sosyal gerçekliği görmesini, konuya felsefi ve antropolojik bir bakışla yaklaşabilmesini öğretmeliyiz. Genel Kamu Hukuku dersleri, ele aldığı konuya farklı disiplinlerin sağladığı verilerin ışığından bakarken öğrencinin multidisipliner muhakeme yeteneğini de geliştirir, yalnızca hukuku bilen değil, aynı zamanda hukuku geliştiren öğrencilerin yetişmesine katkıda bulunur.

Genel Kamu Hukuku dersinin ikinci büyük katkısı, öğrenciyi araştırmaya, öğrenmeye ve farklı fikirleri kendi bakış açısıyla değerlendirmeye yöneltmesidir. Diğer derslerden farklı olarak, bu derste ele alınan konu hakkında mevzuatın düzenlediği tek bir gerçek öğretilmez. Aksine, o konuda tarihsel süreçte çeşitli düşünürlerin farklı görüşleri öğretilir, konunun uygulaması gerçekleşmişse, farklı ülkelerin deneyimleri, farklı mahkeme kararları karşılaştırmalı olarak gösterilir. Öğrenciden beklenen, her farklı görüşün gerekçesini değişik ölçütler bakımından tartabilmek ve sonunda kendi bakış açısını geliştirebilmektir. O nedenle, derslerde kullandığımız mahkeme kararları, bir hukuk kuralının açık ve kesin yorumunu ortaya koyan kararlardan çok, başka mahkemelerin kararlarıyla çelişen veya mahkeme üyeleri arasında görüş farklılığına yol açan karşı oy yazılı kararlardır. Bir dönem mahkeme kararlarında karşı oy yazısı olan görüşün, bir başka dönem mahkeme içtihadına dönüşebileceği örnekler gösteririz. Belirli bir sosyal ilişkiye uygulanması gereken adil bir kuralın veya genel bir kuralın adil yorumunun o ilişkinin gerçek doğasını ve günümüzdeki değişimlerini dikkate alarak çağın adalet anlayışına uygun bir yorumuyla bulunabileceğini göstermeye çalışırız. Dersin işleniş yöntemindeki bu farklılık, sınav türünde de farklılaşmaya yol açar. Bu dersin sınavlarında soruların bir kısmı açık uçludur; tek bir doğru cevabı yoktur. Öğrenciden beklenen, belirli bir konudaki farklı görüşleri değerlendirerek kendi bakış açısını tutarlı biçimde savunabilmesidir. Örneğin, özel hayatın gizliliği hakkı ile basın özgürlüğü veya ifade özgürlüğünün çatıştığı bir davada, adil çözümün hangi hakka üstünlük tanınarak veya bu hakların nasıl dengelenerek bulunacağı konusundaki farklı görüşleri değerlendirmesini ve kendi bakış açısını savunmasını isteriz. Böyle olunca, her öğrencinin görüşü, az ya da çok diğerinden farklılaşabilecektir. Birbirine tümüyle zıt cevaplar veren iki öğrencinin ikisi de tam puan alabilir, yeter ki, tutarlı ve mantıklı bir muhakeme yapabilsin, içeriği zengin bir kâğıt sunabilsin. Bu tür bir ders işleme ve sınav yöntemi keşke tüm derslerde kullanılsaydı. Genel Kamu Hukuku, Hukuk Felsefesi ve İnsan Hakları Hukuku gibi dersler bu yöntemin kullanılmasına daha elverişli gözüküyor.

Genel Kamu Hukuku dersinin içeriği, işleniş yöntemi ve sınav usulü öğrencinin muhakeme yeteneğini, farklı fikirleri karşılaştırma ve tartışma becerisini geliştirir. Bu yetenek ve beceri sıradan bir hukukçu ile nitelikli bir hukukçuyu birbirinden ayıran temel özelliktir. Bu yetenek ve beceriye sahip bir avukat ile olmayan avukat arasındaki farkı öğrencilere şu örnek ile anlatırım. Bir avukat, kendisine getirilen olayı inceledikten sonra, dava açılıp açılmamasına ve dolayısıyla o davayı alıp almayacağına karar verecektir. Kendisine danışan kişi haklı gözükmekle birlikte, mevzuat ve içtihatlar dikkate alındığında açılacak bir davanın başarı şansı çok zayıfsa, dürüst bir avukatın iki seçeneği vardır. Birinci seçenek, bu davanın başarı ihtimalinin olmadığını, kanunun bu konuda kesin olduğunu ve yüksek mahkeme içtihadının da aleyhte olduğunu söylemek ve işi almamaktır. İşi getiren kişi, haklı olduğu halde hukukun onun menfaatini korumamasını kolayca kabul etmeyebilir. Bu durumda, muhakeme yeteneği güçlü bir avukat, ikinci bir seçenek yaratabilir. Kanunların zaman içinde farklı yorumlanması, mahkeme içtihatlarının yeni gelişmelere göre değişmesi mümkündür. Avukat, sadece usuli bir gerekliliği zamanında yerine getirmeyi unuttuğu için veya yüksek mahkemenin aleyhte bir içtihadı nedeniyle büyük bir zarara uğrayacak müvekkilinin durumunu ve adil olan çözümün nasıl olması gerektiğini tutarlı ve etkili bir anlatımla mahkemeye sunabilir. Böyle bir girişimin mahkemeyi ikna etmesi ve yeni bir içtihat oluşumuna sebebiyet vermesi mümkündür. İşte size hukuku yalnızca uygulayan değil, aynı zamanda gelişimine katkıda bulunan bir avukat: yalnızca kolay davaların değil, kazanılması pek mümkün görülmeyen zor davaların avukatı. Muhakeme yeteneği gelişmemiş bir avukat böyle bir işe girişmez. Şunu da belirtmek isterim; bu örnekte gözü kara bir avukattan veya kazanılamayacak davalar için müvekkilden para almayı amaçlayan art niyetli bir avukattan söz etmiyorum. Avukat, önüne gelen olayda kişinin mağduriyetini, uğradığı haksızlığı görüyorsa, mevzuat ve onun o güne kadar ki yorumu lehte olmasa bile, müvekkilini durum hakkında tam bilgilendirdikten sonra bunun değişmesi için mücadele edecektir. Genel Kamu Hukuku dersi, sınıfta farklı fikirlerin ve bakış açılarının dile getirilmesine, birbiriyle yarışmasına, farklı görüşlerin sınavlarda bir kompozisyon biçiminde yazılı olarak savunulmasına ve bol bol tartışmaya imkân sağlayarak öğrencinin muhakeme yeteneğini geliştirmekte ve nitelikli hukukçuların yetişmesine katkı sağlamaktadır.”.

 ---/---

 

 

GENEL KAMU HUKUKUNUN KONUSU

(Kaynaklar: GÖZE, Ayferi; Siyasal Düşünceler ve Yönetimler, Genişletilmiş 13. Bası, Beta Yayınları, İstanbul 2011, s.V vd.; AKAD, Mehmet/VURAL DİNÇKOL, Bihterin/BULUT, Nihat; Genel Kamu Hukuku, Gözden Geçirilmiş 18. Basım, Der Yayınları, İstanbul 2022, s.1 vd.; ERTOP, Kıvanç/YETKİN, Çetin; Sosyo Ekonomik Temelleriyle Siyasal Düşünceler Tarihi, C.I, İ.Ö. III. Binyıl-İ.S. II. Yüzyıl, Say Kitap Pazarlama, İstanbul 1985, s.1 vd.; İŞÇİ, Metin; Siyasal Düşünceler Tarihi, Der Yayınları, İstanbul 2004, s.VI vd.)

Genel Kamu Hukuku dersinin iki temel başlığı vardı: Devlet doktrinleri (siyasal düşünceler) ve insan hakları. Hukuk Fakültelerinin sayıları artıp, ders programları gözden geçirilince, Genel Kamu Hukuku dersinin kapsamından İnsan Hakları başlığı çıkarılmış ve ayrı bağımsız bir ders olarak okutulmaya başlanmıştır. Genel Kamu Hukuku dersinin kapsamında siyasal düşüncelerin ve siyasal sistemlerin incelenmesi kalmıştır.

Hukuk Fakülteleri açısından Genel Kamu Hukuku dersinin okutulduğu dönemler birbirinden farklıdır. Benzer biçimde dersin isimlendirmesinde de farklılıklar vardır. Adına “Genel Kamu Hukuku”, “Devlet Teorisi”, “Devletin Genel Teorisi”, “Devlet Doktrinleri”, “Siyasal Düşünceler ve Yönetimler”, “Siyasal Düşünce Tarihi” dense de bu ders kapsamında, devletin ortaya çıkışı ve gelişimi incelenmekte; bu alandaki çeşitli ülkelerden düşünürlerin devletle ilgili görüşleri ele alınmaktadır.

İlkçağlardan günümüze dek toplum, devlet, iktidar, kişi hak ve özgürlükleri ve eşitlik kavramları ve bunların insanlar ve toplumlar için yarattığı sorunlar güncelliğini koruyor. Bu görüşlerin ve düşünce sistemlerinin toplum düzeni, devlet yapısı, iktidar anlayışı ise, birey açısından bireyin toplum içindeki yeri ve önemi, hakları, yetkileri, özgürlüğü bakımından önemlidir.

Toplum düzeni ve onun bağlı olduğu devlet modelini biçimleyen siyasal iktidarın yapısı, işleyişi ve toplumla olan bağlantısının tarihsel gelişim içinde incelenmesi, Genel Kamu Hukuku dersinin temel konusudur. Siyasal iktidar, devletin motor gücü olarak yasa koyma, uygulama ve uyuşmazlıkları çözme yoluyla toplumu yönetme fonksiyonunu yerine getirirken, o toplumun üyelerinin de karşılık olarak siyasal iktidarı etkileme, yönlendirme ve uyarma faaliyetlerini yerine getirecek kanallara gereksinimleri vardır.

Siyasal iktidarın yapısı ve niteliği araştırılırken de devletin kutsal, sorgulanamaz, tartışılamaz gibi duran kurumsal dokusu üzerindeki örtü kaldırılmalıdır. Böyle olunca da artık siyasal iktidarın çözümlenmesi ve onun toplumdaki kişilerle karşılıklı ilişkilerinin ele alınıp incelenmesi gerekiyor. Genel Kamu Hukuku disiplininin siyasal iktidarın tarihsel gelişimini ve kuramsal çerçevesini incelemesinin başlıca nedeni de işte bu gerekliliktir.

İnsan diğer insanlara ihtiyacı olduğunun farkına vardığından beri toplumsal bir yaşam sürdürüyor. Gerçekten de toplumsal bir varlık olan insan, doğduğu andan başlayarak ölene kadar bir toplum içinde yaşamak zorundadır. Toplum halinde yaşamanın kendisi için vazgeçilmez olduğunun bilincine varan ve düşünme yeteneğinin geliştiği andan başlayarak, insanoğlu günümüze dek, toplumun yapısı ve çeşitli sorunlarıyla ilgilenmiş, bunlar üzerinde düşünerek çözümler üretmeye çalışmıştır. Çünkü zamanla nüfusun artmasıyla toplumu kimin yöneteceği, yani siyasal iktidarın kullanılması sorunu ortaya çıkmıştır. Bunu, siyasal iktidarın dayanağı, niteliği ve kullanılış biçimi konusunda ortaya atılan düşünce ve kuramlar izlemiştir.

İnsanlar neden toplumsal bir yaşam sürerler?

Toplum düzeni nasıl olmalıdır?

Siyasal iktidarı kullananlar emretme ve zor kullanma gücünü nereden ya da kimden alırlar?

Siyasal iktidarın kaynağı nedir?

Siyasal iktidar nasıl kullanılmalıdır?

Siyasal iktidarın amacı ne olmalıdır?

Siyasal iktidar meşruiyetini nereden ve nasıl almaktadır?

Her siyasal iktidar meşru mudur?

Gayri meşru siyasal iktidar nasıl olur?

Gayri meşru siyasal iktidara itaat zorunluluğu var mıdır?

Gayri meşru siyasal iktidara karşı ne yapılabilir?

Devlet denen siyasal-hukuki kurum nasıl ve niçin doğmuştur?

Devlet olmazsa olmaz mı?

En iyi yönetim hangisidir?

Birey-siyasal iktidar ilişkisi nasıl olmalıdır?

Toplum-siyasal iktidar ilişkisi nasıl olmalıdır?

Kişinin özgürlüğü ve eşitliği ne anlama gelir?

Mülkiyet hakkı var mıdır?

Mülkiyet hakkı nasıl bir hukuksal rejime tabi olmalıdır?

İnsanoğlu, tarihi boyunca bu sorular üzerinde durmuş, bu soruların her birinin ortaya çıkardığı değişik ve çeşitli sorunlara çözümler aramıştır. İlkçağlardan günümüze dek toplum, siyasal iktidar, devlet, özgürlük ve eşitlik kavramları ve bunların insanlar ve toplumlar için yarattığı sorunlar güncelliğini korumakta; bu sorunlara bugün de çözümler aranmaktadır. Tarih boyunca bu sorunlara eğilen, çözümler öneren ve kavramları açıklamaya çalışan düşünürler bazen “olanı” savunmuşlar, fakat çoğu zaman da insanların daha mutlu olmaları için “olması gereken” üzerinde durmuşlar, benimsedikleri değerler açısından sonuca ve çözüme ulaşmaya çalışmışlardır. Bu görüş ve düşünce sistemlerinin ortaya koyduğu toplum düzeni, devlet yapısı, iktidar anlayışı ise, sonuçta birey açısından, bireyin toplum içindeki yeri ve önemi, hakları ve yetkileri, özgürlüğü, eşitliği bakımından önem taşır.

Genel Kamu Hukuku dersinde, ana hatlarıyla siyasal düşünceyle ilgili tarihsel gelişim, belli düşünce sistemleri ve bunların belli başlı savunucularının görüşleri ele alınarak incelenmektedir. Siyasal düşünce tarihi, toplumun ve devletin ortaya çıkışı ve yönetimiyle ilgili olarak öne sürülen inanç, görüş ve düşünce sistemlerini başlangıcından günümüze kadar ele alıp inceleyen bir bilim dalıdır. Başka deyişle, toplum ve devletin ortaya çıkışı ve yönetimi konusunda düşünürlerin ortaya koydukları kuram ve spekülasyonlardır.

Siyasal düşünce, insanın teşkilatlanması ve değişik düşünceler arasındaki çatışmalarla başlamıştır. Bu çerçeveden olmak üzere, insanoğlu toplu yaşamanın şartları ile yönetim biçimleri ve kurumlara karşı oluşan tavırları değerlendirmiştir. Siyasal düşünceye bu açıdan bakıldığında, siyasal faaliyetin bir parçası olduğu görülür. Ancak siyasal düşüncenin, insan toplumunun gelişmesi ve bu toplumun kuşaklar boyunca aldığı biçim ve kurumların değişmesiyle ilgili tüm faaliyetleri kapsadığı iddia edilemez. Siyasal düşünceler tarihi, bu kavramları, devlet ve hukuk kurumuyla ilgileri oranında ele alır.

Siyasal düşünceler, siyasal iktidar ile ilgili düşüncelerdir. Siyasal iktidar ise, belli bir ülkede yaşayan bir toplumda, yönetim işlevini yerine getiren üstün güçtür. Düşüncenin siyasal iktidar ile ilgili olması, siyasal iktidarın etkilenmek istenmesi ya da bu olgunun açıklanmasının amaçlanması olarak başlıca iki biçimde görülür. Birincisi, açıktan açığa siyasal neden ve kaygılarla öne sürülmüş düşüncelerdir. Bu düşüncelerin ortak amacı, siyasal iktidarın yönlendirilmesidir. Bu yönlendirme de bu düşünceleri öne sürenlerin yapı ve eğilimlerine göre yönetenler ve yönetilenler açısından değişiklik gösterir. Zira yönetenler açısından amaç, siyasal iktidarın varlığının sürdürülmesi, giderek gücünün daha da arttırılması iken; yönetilenler açısından, siyasal iktidarın sınırlandırılması, daha çok hak ve özgürlükler elde edilmesi ve hatta çoğu durumda siyasal iktidarın ele geçirilmesidir. Siyasal neden ve kaygıya dayanan her siyasal düşünce, bu biçimlerden biri içinde öne sürülür. Kuşkusuz bu gibi düşüncelerin içinde geliştiği sosyo-ekonomik ve siyasal ortam, “biçim”in içeriğini belirler. Öte yandan ikinci olarak, siyasal iktidarın kökeni, amacı, işlevi, birey-toplum-devlet ilişkisi vb. konuların bilimsel açıdan ele alınması durumunda, “görünürde” siyasal bir neden ve kaygıya bağlı olmaksızın, bu olgunun açıklanması söz konusudur. Ne var ki, siyasal düşünürlerin çoğu, bu gibi konuları, belli bir siyasal ve ekonomik görüşe gerekçe olarak ele almışlar ve almaktadırlar.

Bununla birlikte siyasal düşünceler, yalnız siyasal düşünürlerce öne sürülmüş düşünceler de değildir. Çünkü bu düşünürlerce öne sürülmemiş olan fakat yine siyasal iktidar ile ilgili düşünceler de vardır. Bu tür siyasal düşünce, günümüzde de bulunmakla birlikte, devlet kurumunun gelişiminin ilk aşamalarında daha belirgin ve kapsamlıdır. Bu, özellikle de kendini dinsel düşünce biçiminde gösterir. En belirgin örneği, hükümdarın tanrının yeryüzündeki elçisi, oğlu, gölgesi ya da doğrudan bizatihi tanrının kendisi olduğu şeklindeki inançlardır. Burada ilkin dinsel bir inanç söz konusudur, fakat bu inancın özü doğrudan doğruya siyasaldır. Bir başka örnek olarak, “insanlar yasalara neden uymalıdırlar?” sorusuna verilen cevapta, “yasalar tanrısal buyruklar oldukları için bunlara boyun eğilmelidir” dendiğinde teolojik bir görüş; Roma Hukukunda olduğu gibi, “yasalar ‘doğa’ya uygun bulundukları, doğal ilkelerin hukuksal anlatımı oldukları için bunlara boyun eğilmelidir” dendiğinde hukuksal bir görüş; nihayet Toplum Sözleşmesi Kuramında olduğu gibi, “bireyler, yasaların temel ilkeleri üzerinde önceden anlaşmış oldukları için bunlara boyun eğmelidirler” dendiğinde de bilimsel bir görüş ileri sürülmüş olur. Bu üç cevap aynı gerçeğin nasıl değişik alanlarda değişik değerlendirmelerin konusu olabileceğini gösterir. Gerçekte söz konusu olan, “siyasal iktidarın buyruklarına neden boyun eğilmelidir” sorusudur. Demek ki, siyasal iktidarla ilgili olduğu sürece bu gibi düşünceler de “siyasal” olarak nitelendirilmeli ve Genel Kamu Hukuku disiplininin kapsamına girmelidir.

Genel Kamu Hukuku dersinin kapsamı ile ilgili bir başka husus da hemen hemen tüm siyasal düşünce tarihi incelemelerinin Yunan düşünürleri ile başlıyor olmasıdır. Bu durum başlıca iki nedene dayanır: Birincisi, Yunan siyasal düşüncesi üzerine bir otorite olan Ernest Barker’in öne sürdüğü gibi, “siyasal düşünce Yunanlılarla başlar” önermesidir. Bu düşünceden hareketle, Yunan düşüncesinin medeniyetin kaynağı olduğu tezi ileri sürülmüştür. İkincisi ise, J. B. Bury’in yaptığı gibi, “bu kitapta konuların çerçevesini yalnız Batı uygarlığı oluşturacaktır. İncelemeye Yunan uygarlığından başlayacağız” şeklindeki Batı uygarlığının sanki hiç öncesi olmayan Yunan uygarlığı temeli üzerine kurulduğu varsayımına dayanır. Bu düşünce de sonuçta, Batı uygarlığından önce yeryüzünde siyasal teşkilatlanmanın kabul edilmediği anlayışına götürür. Oysa siyasal düşünce antik Yunan dünyası ile başlamadığı gibi, Batı uygarlığının temeli de yalnızca burada atılmamıştır. Zira Yunan uygarlığının da bir temeli, esin kaynağı vardır. Yunan uygarlığı da bir dizi karmaşık maddi gelişmelerin sonunda ortaya çıkmış olduğuna ve bunlar içinde siyasal iktidar olgusunun gelişimi de bulunduğuna göre, siyasal düşünce açısından da bir temeli olsa gerektir. Aslında, nerede insan kendi düşüncesiyle, mevcut inanç sistemi arasında çelişkiye düşerek dışlanmışsa, orada yeni arayışlar baş göstermiştir. Konuya bu çerçeveden yaklaşıldığında, siyasal düşüncelerin ilk olarak ilkel zihniyetin çöküşü sonucu bilimsel düşüncenin gündeme gelmesine paralel olarak ortaya çıktığı belirtilebilir.

Herhangi bir zamanda ve herhangi bir toplumda meydana gelmiş doktrinler hakkında tam anlamıyla fikir edinebilmek, aynı çağda o ortamda var olan siyasal örgütlenme hakkında da tam bir fikir sahibi olunmadıkça zordur. Dolayısıyla siyasal düşünceleri kavrayabilmek için, bu düşüncenin ileri sürüldüğü yer ve zamandaki siyasal örgütlenme biçimi üzerinde de durulmalıdır. Bir ülkenin sosyoekonomik yapısı, her şeyin temelinde bulunduğu gibi, siyasal örgütlenmenin biçimlenişinde de önemli bir etkendir. Genel olarak düşüncenin, özel olarak da siyasal düşüncenin gelişimi, insanın, sosyoekonomik koşullardan soyutlanmış düşünme yeteneğinin bir ürünü değildir. Hiçbir düşünce, zaman ve mekândan bağımsız olarak gelişmemiş; tersine içinde ortaya atıldığı ortamın somut gerçekliğiyle yapısal bir bağ içinde ortaya çıkıp gelişmiştir. Örneğin İlk Çağ düşünürleri yaşadıkları çağın gereği olarak “çok tanrıcı” anlayışta olup, gerçeği insanın dışında ararlarken; Orta Çağ düşünürleri düşünce sistemlerini “tek tanrıcı” zemine oturtmuşlar; nihayet modern dönem düşünürleri ise, çoğunlukla duyumcu ve rasyonalist bir düşünceden hareketle materyalizme varmışlardır. Yine örneğin, çok tanrıcılıktan tek tanrıcılığa geçiş, ancak büyük merkezi siyasal birimlere geçişten sonra söz konusu olmuştur. Benzer biçimde, insanlığın anaerkil döneminde tanrılar dişi iken, ataerkilliğe geçildiğinde, aynı tanrılar cinsiyet değiştirerek bu kez erkek olmuşlardır. Yine örneğin, Platon’un, Aristoteles’in ve Epikurosçular’ın siyasal düşünceleri, ancak Yunan kent devletleri ve bu kent devletleri sisteminin çözülmesi süreci ile ilişkisi ortaya konularak anlamlı bir biçimde açıklanabilir. Bu yapılmazsa, örneğin devlet planlaması dışında doğan çocukların ya doğar doğmaz ya da açlığa terkedilerek öldürülmesini öneren Platon’un bir cani olduğu; “tüm İngiltere’yi saran koyun sürüleri, insanları bile yiyorlar” diyen Thomas More’un bir deli olduğu düşünülebilir.

Siyasal değerler, her zaman insanların devlet ve yönetimler hakkındaki tercihlerinin belli bir yöne kanalize edilmesiyle ortaya çıkarlar. Bu açıdan bakıldığında, siyasal düşüncelerin bir yandan felsefe ve pozitif bilimlerin bir parçası olan sistemlere dayandığı, öte yandan yönetim, din, ahlak, hukuk ve ekonomi gibi kurumlar üstüne düşünmek olduğu görülür. Ancak hangi doktrin ya da düşünce akımı olursa olsun, kuramsal yapıdan kurtarılıp, bir olaya ve duruma uygulandığı oranda önem kazanır. Benzer biçimde kurumların varlığı da felsefi ve siyasal düşünceleri, bilimsel açıdan teşvik ve kontrole tabi tuttuğu oranda anlam ifade eder. İdeal olan, tüm doktrin, akım ve ekollerin objektif olarak ele alınması ve siyasal düşüncelere katkısının belirtilmesidir.

Siyasal düşünceler, siyasal iktidar (ya da devlet) ile ilgili düşünceler olduğuna göre, siyasal düşüncenin gelişimini anlayabilmek için, siyasal iktidarın ve devletin nasıl ve hangi aşamalardan geçerek varlık kazandığı bilinmelidir. Bunun için önce, ilkel topluluklar biçiminde yaşayan insanın neden devlet düzenine geçtiği sorusu cevaplanmalıdır. Sorunun cevabı, siyasal düşüncenin neden çok değişik biçimlerde belirdiğinin de anlaşılmasını sağlayacaktır. Gerçi ilk aşamasından bugüne siyasal iktidarın özü değişmemiştir, fakat zaman öğesi ve sosyoekonomik koşullardaki gelişmeler siyasal iktidara bazı yeni özellikler kazandırmıştır. Siyasal düşünce ile bağlantılı olduğu sürece ve oranda, yeri geldikçe bu yeni özellikler üzerinde de durulmalıdır.

Sonuçta günümüz siyasal düşüncesinin anlaşılmasını kolaylaştırmak amacıyla, tüm insanlık için önem taşıyan siyasal düşüncelerin temel gelişim çizgisinin incelenmesinin gerekli olduğu vurgulanmalıdır. Siyasal düşünceler, içinde oluştukları sosyoekonomik ve siyasal ortamda, ilk aşamasından günümüze siyasal iktidar ve devletle ilişkisi ortaya konularak ve bugüne ulaşan gelişim çizgisi izlenerek incelemeye tabi tutulacaktır. Bu yapılırken siyasal doktrin ve akımlara objektif olarak yaklaşılacak ve siyasal düşünce ve kuramlar yalnızca sebep-sonuç ilişkisi göz önünde tutularak akılsal ilkeler platformuna oturtulmaya çalışılacaktır.

Ön Koşullar -
Eş Koşullar -
Özel Koşullar -
Öğretim Üyeleri Dr.Öğr.Üyesi Ömer Korkmaz
Asistanlar Arş.Gör. Ali Erdoğan
Ders Gün,Saat ve Yeri Cuma, 10:00-11:45, Amfi 6
Görüşme Saatleri ve Yeri Dr.Öğr.Üyesi Ömer Korkmaz, o.korkmaz@iku.edu.tr Arş.Gör. Ali Erdoğan, a.erdogan@iku.edu.tr
Öğretim Yöntem ve Teknikleri Anlatım, Tartışma, Demonstrasyon, Kaynak Paylaşımı, Soru Cevap.
Temel Kaynaklar Oktay UYGUN, Devlet Teorisi, 9. Baskı, On İki Levha Yay., İstanbul 2022.
Diğer Kaynaklar

ÖNERİLEN YARDIMCI KAYNAKLAR:

Adolf Hitler, Kavgam, 8. Baskı, En Kitap, 2016.

Ahmet Aydoğan (Çev. ve Yay. Haz.), Heidegger, Say Yay., 2008.

Ahmet Dağ, Çağdaş İngiliz-Yahudi Medeniyetinin Oluşumunda David Hume, Külliyat Yay., 2016.

Ahmet Taner Kışlalı, Kemalizm, Laiklik ve Demokrasi, 8. Baskı, İmge Kitabevi, 2007.

Ahmet Ulvi Türkbağ, Kanıtlanamayanı Kanıtlamak: Ronald Dworkin’in Hukuk Kuramı, Derin Yay., 2010.

Alain Touraine, Demokrasi Nedir?, 6. Baskı, YKY, 2015.

Alain Touraine, Eşitliklerimizle ve Farklılıklarımızla Birlikte Yaşayabilecek miyiz?, 5. Baskı, YKY, 2017.

Alain Touraine, Modernliğin Eleştirisi, 10 Baskı, YKY, 2016.

Alastair Hannay, Kierkegaard, Türkiye İş Bankası Kültür Yay., 2013.

Alexander Rabinowitch, Bolşevikler İktidara Geliyor- Petrograd’da 1917 Devrimi, 2. Baskı, Yordam Kitap Yay., 2016.

Alexander Rabinowitch, Bolşevikler İktidarda- Petrograd’da Sovyet Yönetiminin İlk Yılı, Yordam Kitap Yay., 2016.

Alexander Rabinowitch, Devrime Doğru- Petrograd Bolşevikleri ve 1971 Temmuz Ayaklanması, Yordam Kitap Yay., 2014.

Alexis de Tocqueville, Amerika’da Demokrasi, I, Doğubatı Yay., 2015.

Alexis de Tocqueville, Amerika’da Demokrasi, II, Doğubatı Yay., 2016.

Ali Akay, Michel Foucault’da İktidar ve Direnme Odakları, 3. Baskı, Doğubatı Yay., 2016.

Ali Timuçin, Spinoza’nın Özgürlük Kavrayışı, Bulut Yay., 2016.

Andrew Heywood, Siyasi İdeolojiler: Bir Giriş, 9. Baskı, Adres Yay., 2015.

Andrzej Walicki, Rus Düşünce Tarihi-Aydınlanmadan Marksizme, 2. Baskı, İletişim Yay., 2013.

Anıl Çeçen, Kapitokrasi-Sermaye Egemenliği, Tarihçi Yay., 2015.

Anıl Çeçen, Ulusal Sol, 3. Baskı, Tanyeri Yay., 2013.

Annelies Laschitza, Rosa Lüxemburg-Her Şeye İnat, Tutkuyla Yaşamak, Yordam Kitap Yay., 2010.

Annie Cohen-Solal, Doğumunun Yüzüncü Yıldönümünde Jean-Paul Sartre, Dost Yay., 2005.

Arend Lijphart, Demokrasi Motifleri-Otuz Altı Ülkede Yönetim Biçimleri ve Performansları, Salyangoz Yay., 2006.

August H. Nimtz, Demokrasi Savaşçıları Olarak Marx ve Engels, Yordam Yay., 2012.

Ayferi Göze, Liberal, Marksiste, Faşist, Nasyonal Sosyalist ve Sosyal Devlet, 8. Baskı, Beta Yay., 2016.

Ayferi Göze, Sosyal Devlet Sistemi, Fakülteler Matbaası, 1976.

Barrington Moore, Jr., Diktatörlüğün ve Demokrasinin Toplumsal Kökenleri-Çağdaş Dünyanın Yaratılmasında Soylunun ve Köylünün Rolü, 4. Baskı, İmge Kitabevi Yay., 2016.

Benjamin Barber, Güçlü Demokrasi, Yeni Bir Çağ İçin Katılımcı Siyaset, Ayrıntı Yay., 1995.

Bernard Crick, Demokrasi, Dost Yay., 2012.

Bora Erdağı, Liberal Hakların, Hukukun ve Devletin Sınırları, Notabene, 2015.

Brian Morris, Antropoloji Ekoloji ve Anarşizm, Kolektif Yay., 2018.

Carl Schmitt, Parlamenter Demokrasinin Krizi, 4. Baskı, Dost Yay., 2017.

Cem Eroğul, Çağdaş Devlet Düzenleri-İngiltere, Amerika, Fransa, Almanya, 3. Baskı, İmaj Yay., 2001.

Cemal Bali Akal, Modern Düşüncenin Doğuşu-İspanyol Altın Çağı, 5. Baskı, Dost Yay., 2013.

Cemil Meriç, Saint-Simon – İlk Sosyolog, İlk Sosyalist, 20. Baskı, İletişim Yay., 2017.

Ceren Tuğlu Olpak, Carl Schmitt’in Politik Felsefesinde Çoğulculuk Eleştirisi, Oniki Levha Yay., 2021.

Chantal Mouffe (Der.), Carl Schmitt’in Meydan Okuması, İletişim Yay., 2019.

Christian Descamps, Fransa'da Felsefenin Kırk Yılı Sartre'dan Deleuze'e Tekil Düşünce, Bağlam Yay., 2015.

Christopher Hill, İngiliz Devrimler Çağı – Demokratik Devrimden Sanayi Devrimine – 1530-1780, Kaynak Yay., 2015.

Claude Jessua, Kapitalizm, 2. Baskı, Dost Yay., 2015.

Colin Crouch, Post-Demokrasi, Dost Yay., 2016.

Colin Ward, Anarşizm, 2. Baskı, Dost Yay., 2014.

Çetin Yetkin, Antidemokrasizm – Bir Demokrasi Eleştirisi, Gürer Yay., 2012.

Çetin Yetkin, Faşist Devlet (Kaba Kuvvet) Felsefesi, 2. Baskı, Çevre Yay., 1976.

Çetin Yetkin, Siyasal Düşünceler Tarihi, C.III: XX. Yüzyıl Başlarına Kadar Avrupa ve Osmanlı-Türk Siyasal Düşüncesinde Ütopyacılık, Sosyalizm, Anarşizm, Sendikalizm, Gürer, 2012.

Çetin Yetkin, Siyasal Düşünceler Tarihi, C.V: 1971 Devrimi ve Rusya’da Türkçülük, Lenin, Stalin ve Ulusal Sorun Bolşevizm ve Atatürk, Kemalizm, Çin Devrimi, Yeni Emperyalizm ve Doğurduğu Tepkiler, Gürer Yay., 2013.

Daron Acemoğlu/James A. Robinson, Diktatörlük ve Demokrasinin Ekonomik Kökenleri, 2. Baskı, Bağlam Yay., 2016.

David Beetham/Kevin Boyle, Demokrasinin Temelleri, Liberte Yay., 1998.

David E. Cartwright, Schopenhauer, Türkiye İş Bankası Kültür Yay., 2014.

David Riazanov, Karl Marx/Friedrich Engels- Hayatı ve Eserlerine Giriş, 5. Baskı, Belge Yay., 2011.

Doğu Batı, Dün Bugün Yarın İdeolojiler I, II, III, IV, 28.-31. Sayılar, Doğubatı Yay., 2004-2005.

Doğu Batı, Karl Marx, 55. Sayı, Doğubatı Yay., 2010-2011.

Doğu Batı, Türk Liberalizminin Eleştirisi, 57. Sayı, Doğubatı Yay., 2011.

Doğu Batı, Türk Muhafazakarlığının Eleştirisi, 58. Sayı, Doğubatı Yay., 2011.

Doğu Batı, Türk Sosyalizminin Eleştirisi, 59. Sayı, Doğubatı Yay., 2011-2012.

Edouard Sans, Schopenhauer, Dost Yay., 2006.

Ellen Meiksins Wood, Kapitalizm Demokrasiye Karşı-Tarihsel Maddeciliğin Yeniden Yorumlanması, Yordam Yay., 2008.

Emile Burns, Marksizm Nedir?, 2. Baskı, Yordam Yay., 2010.

Emile Durkheim, Sosyalizm Dersleri, Pinhan Yay., 2017.

Emilio Gentile, "Demokraside Halk Her Zaman Egemendir" (Yalan), İletişim Yay., 2017.

Emre Öztürk, Üç Devrimci, Üç Lider, Üç İnsan: Marx, Engels, Lenin, Siyah Beyaz Yay., 2017.

Erdoğan Aydın, Demokrasinin Dayanılmaz Ağırlığı, 5. Baskı, Literatür Yay., 2018.

Ergun Özbudun, Anayasalcılık ve Demokrasi, 2. Baskı, İBÜ Yay., 2017.

Ergun Özbudun, Otoriter Rejimler, Seçimsel Demokrasiler ve Türkiye, 2. Baskı, İBÜ Yay., 2016.

Ernst Cassirer, Kant’ın Yaşamı ve Öğretisi, 3. Baskı, İnkılap Yay., 2007.

Ernst Fraenkel, İkili Devlet – Diktatörlük Teorisine Bir Katkı, İletişim Yay., 2020.

Ersin Kalaycıoğlu, Halk Yönetimi: Demokrasi ve Popülizm Çatışmasında Dünya, Elif Yay., 2021.

Etienne Balibar, Demokrasiyi Demokratikleştirmek- Özgür Konuşma, İletişim Yay., 2019.

Evgeny B. Pasukanis, Genel Hukuk Teorisi ve Marksizm, İletişim Yay., 2019.

Ezgi Germeç Tanrıverdi, Sosyolojik Açıdan Küreselleşme ve Ulus Devlet (Giddens, Bauman ve Habermas Örneği), Seçkin Yay., 2017.

Francis Wheen, Das Kapital-Karl Marx, 3. Baskı, Versus Yay., 2016.

Fred Halliday, Devrim ve Dünya Siyaseti – Altıncı Büyük Gücün Yükselişi ve Düşüşü, İBÜ Yay., 2004.

Friedrich Engels, Bay Eugen Dühring’in Bilimi Altüst Edişi: Anti-Dühring, İnter Yay., 2000.

Friedrich Engels, Ütopyadan Bilime Sosyalizm, 4. Baskı, Evrensel Yay., 2015.

Fulya Saatçıoğlu/Murat Ukray (Yay. Haz.), Das Kapital-Karl Marx "Hayatı ve Das Kapital Üzerine Bir İnceleme", 2. Baskı, Gece Kitaplığı, 2016.

Furkan Kararmaz, Hayek’te Özgürlük, Zorlama ve Özgür Bir Toplumun Güvenceleri, Adalet Yay., 2017.

G. V. Plehanov, Marksist Düşüncenin Temel Meseleleri, Sosyal Yay., 1964.

Galvano della Volpe, Sosyalizm ve Özgürlük-Rousseau ve Marx ve Diğer Yazılar, Belge Yay., 1991.

Geoorey Swain, Rus Devrimi’nin Kısa Tarihi, İletişim Yay., 2019.

George Woodcock, Anarşizm-Bir Düşünce ve Hareketin Tarihi, 6. Baskı, Kaos Yay., 2014.

Gılles Deleuze, Kant’ın Eleştirel Felsefesi, Payel Yay., 1995.

Giovanni Sartori, Demokrasi Kuramı, Siyasi İlimler Türk Derneği Yay.

Giovanni Sartori, Demokrasi Teorisine Geri Dönüş, 3. Baskı, Sentez Yay., 2017.

Gorki/Molotov/Voroşilov/Kirov/Jdanov/Stalin, 1917 Sovyet Devrimi, I ve II, Kor Kitap Yay., 2017.

Gülten Kazgan, Küreselleşme ve Ulus-Devlet - Yeni Ekonomik Düzen Ne Getiriyor? Ne Götürüyor? Nereye Gidiyor? 6. Baskı, İBÜ Yay., 2015.

H. B. Mayo, Demokratik Teoriye Giriş, Ayyıldız Matbaası Yay., 1964.

H. Birsen Örs (Der.), 19. Yüzyıldan 20. Yüzyıla Modern Siyasal İdeolojiler, 3. Baskı, İBÜ, 2009.

Haldun Gülalp, Kapitalizm-Sınıflar ve Devlet, Belge Yay., 1993.

Haluk Yurtsever, Kapitalizmin Sınırları ve Toplumsal Proletarya, Yordam Kitap Yay., 2012.

Hannah Arendt, Devrim Üzerine, 2. Baskı, İletişim Yay., 2017.

Hannah Arendt, Kant’ın Siyaset Felsefesi Üzerine Dersler, İletişim Yay., 2019.

Hannah Arendt, Kötülüğün Sıradanlığı-Adolf Eichmann Kudüs’te, 5. Baskı, Metis Yay., 2018.

Hannah Arendt, Şiddet Üzerine, 9. Baskı, İletişim Yay., 2018.

Hannah Arendt, Totalitarizmin Kaynakları-1: Antisemitizm, 7. Baskı, İletişim Yay., 2018.

Hannah Arendt, Totalitarizmin Kaynakları-2: Emperyalizm, 6. Baskı, İletişim Yay., 2018.

Hannah Arendt, Totalitarizmin Kaynakları-3: Totalitarizm, 3. Baskı, İletişim Yay., 2018.

Heinz Heimsoeth, Kant’ın Felsefesi, 6. Baskı, Doğubatı Yay., 2014.

Henri Arvon, Anarşizm, 3. Baskı, İletişim Yay., 2014.

Henri Michel, Faşizmler, 2. Baskı, İletişim Yay., 2017.

Hilal Onur İnce (Ed.), Günümüzde Yeni Siyasal Yaklaşımlar-Eleştiriler, Farklılıklar, Çözüm Arayışları, Doğubatı Yay., 2010.

Hilal Onur İnce (Ed.), Günümüzde Yeni Siyasal Yaklaşımlar-II- Devlet, Hukuk, Özgürlük, Hümanizm, Doğubatı Yay., 2015.

Hilal Onur İnce (Ed.), Günümüzde Yeni Siyasal Yaklaşımlar–III- Kadın ve Siyaset, Kültür, Toplum, Eylem, Doğubatı Yay., 2015.

Hugh Collins, Marksizm ve Hukuk, 2. Baskı, Dipnot Yay., 2016.

Hülya Özkurt, Jeremy Bentham’ın Faydacı Ahlak ve Hukuk Teorisi, XII Levha Yay., 2013.

Hüseyin Dengiz, Hans Kelsen’in Temel Norm Kuramı, Oniki Levha Yay., 2021.

Immanuel Wallerstein, Bildiğimiz Dünyanın Sonu – Yirmi Birinci Yüzyıl İçin Sosyal Bilim, 6. Baskı, Metis Yay., 2019.

Immanuel Wallerstein, Dünya Sistemleri Analizi – Bir Giriş, 3. Baskı, BGST Yay., 2018.

Immanuel Wallerstein, Liberalizmden Sonra, 5. Baskı, Metis Yay., 2020.

İbrahim Ö. Kaboğlu (Der.), Laiklik ve Demokrasi, İmge Kitabevi, 2001.

İhsan Yılmaz Bayraktarlı, Alman Siyasal Sistemi ve Devlet Erklerinin İç İçeliği – Devlet, Toplum, Hukuk, Kurumlar, Savaş Yay., 2016.

Jacques Rongerie, 1871 Komünü, Dost Yay., 2016.

James Gordon Finlayson, Habermas, Dost Yay., 2007.

Jan-Werner Müller, Popülizm Nedir?, 2. Baskı, İletişim Yay., 2018.

Jean Granier, Nietzsche, 2. Baskı, Dost Yay., 2014.

Jean Jacques Burlamaqui, Doğal Hukukun İlkeleri, Pinhan Yay., 2019.

Jean Jaures, Fransız Devrimi’nin Sosyalist Tarihi, Dipnot Yay., 2016.

Jean-Françis Kervegan, Hegel ve Hegelcilik, Dost Yay., 2011.

Joachim Hirsch, Materyalist Devlet Teorisi-Kapitalist Devletler Sisteminin Dönüşüm Süreçleri, Alan Yay., 2011.

Jon Purkis/James Bowen, 21. Yüzyıl Anarşizmi-Yeni Binyıl İçin Ortodoks Olmayan Fikirler, Ayrıntı Yay., 1998.

Juan J. Linz, Totaliter ve Otoriter Rejimler, 4. Baskı, Liberte Yay., 2017.

Jürgen Habermas, Kamusallığın Yapısal Dönüşümü, 13. Baskı, İletişim Yay., 2015.

Karl Marx, 1844 El Yazmaları, 11. Baskı, Birikim Yay., 2017.

Karl Marx, Fransız Üçlemesi-Fransa'da Sınıf Mücadeleleri 1848-1850-Louis Bonaparte'ın 18 Brumaire'i - Fransa'da İç Savaş, Yordam Yay., 2016.

Karl Marx, Katipal-Ekonomi Politiğin Eleştirisi, C.I: Sermayenin Üretim Süreci, 10. Baskı, Yordam Yay., 2017.

Karl Marx, Katipal-Ekonomi Politiğin Eleştirisi, C.II: Sermayenin Dolaşım Süreci, 5. Baskı, Yordam Yay., 2016.

Karl Marx, Katipal-Ekonomi Politiğin Eleştirisi, C.III: Bir Bütün Olarak Kapitalist Üretim Süreci, 2. Baskı, Yordam Yay., 2016.

Karl Marx, Zincirlerimizden Başka Kaybedecek Neyimiz Var?-Aforizmalar, Zeplin Yay., 2014.

Karl Marx/Friedrich Engels, Devlet ve Hukuk, Ayrıntı Yay., 2016.

Karl Marx/Friedrich Engels, Felsefe İncelemeleri, 2. Baskı, Yordam Yay., 2009.

Karl Marx/Friedrich Engels, Komünist Manifesto ve Hakkında Yazılar, 3. Baskı, Yordam Yay., 2008.

Karl Marx/Friedrich Engels, Politika ve Felsefe, 3. Baskı, Belge Yay., 2011.

Karl R. Popper, Açık Toplum ve Düşmanları, 4. Baskı, Liberte Yay., 2014.

Kemal Bakır (Ed.), Anarşizm – Doğu ve Batı Arasında Tarihsel Bir Bakış, Doğubatı Yay., 2021.

Kenneth Minogue, Siyaset ve Despotizm-Kısa ve Özlü Bir Giriş, Liberte Yay., 2002.

Kevin Passmore, Faşizm, Dost Yay., 2014.

Kurtul Gülenç/Önder Kulak, Marx ve Sonrası- Marksist Düşünceye Katkılar, İthaki Yay., 2017.

Larry Diamond/Marc F. Plattner, Demokrasinin Küresel Yükselişi, Yetkin Yay., 1995.

Laurent Fleury, Max Weber, Dost Yay., 2009.

Leon P. Baradat, Siyasal İdeolojler-Kökenleri ve Etkileri, Siyasal Kitabevi, 2012.

Leslie Lipson, Demokratik Uygarlık, Türkiye İş Bankası Kültür Yay., 1984.

Loren J. Samons II, Demokrasinin Nesi Var? Atina'daki Uygulamalardan Amerikan İbadetine, YKY, 2013.

Louis Althusser, İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları, 2. Baskı, İthaki Yay., 2015.

Louis Althusser, Lenin ve Felsefe, 4. Baskı, İletişim Yay., 2014.

Louis Althusser, Marx İçin, İthaki Yay., 2015.

Louis Althusser/Etienne Balibar/Roger Establet/Pierre Macherey/Jacques Ranciere, Kapital’i Okumak, Nora Yay., 2017.

M. Cem Oğuz, Liberalizmden Sosyal Reforma: Liberal Düşüncenin Entelektüel ve Kurumsal Dönüşümü, Lykeion Yay., 2017.

Manfred G. Schmidt, Demokrasi Kuramlarına Giriş, 2. Baskı, Vadi Yay., 2002.

Marcel Gauchet, Yurttaşını Arayan Demokrasi, İletişim Yay., 2013.

Maurice Dobb, Kapitalizmin Gelişimi Üzerine İncelemeler, Belge Yay., 1992.

Max Weber, Sosyal Bilimler Metodolojisi, 3. Baskı, Küre Yay., 2017.

Michael E. Tigar/Madeleine R. Levy, Kapitalizmin Yükselişi ve Hukuk, Epos Yay., 2016.

Michael Freeden, İdeoloji, Dost Yay., 2011.

Michael Inwood, Heidegger, Dost Yay., 2014.

Michael J. Sandel, Liberalizm ve Adaletin Sınırları, Dost Yay., 2014.

Moris Fransez, Spinoza’nın Tao’su Akıllı İnançtan İnançlı Akla, Kabalcı Yay., 2012.

Murray Bookchin, Devrimci Halk Hareketleri Tarihi I- Köylü İsyanlarından Fransız Devrimine, 2. Baskı, Dipnot Yay., 2017.

Murray Bookchin, Devrimci Halk Hareketleri Tarihi II- Fransız Devriminden İkinci Enternasyonale, 2. Baskı, Dipnot Yay., 2017.

Murray Bookchin, Devrimci Halk Hareketleri Tarihi III- 1905'ten 1917'ye Rus Devrimleri, Dipnot Yay., 2013.

Murray Bookchin, Geleceğin Devrimi – Halk Meclisleri ve Doğrudan Demokrasi, 2. Baskı, Dipnot Yay., 2017.

Mustafa Erdoğan, Özgürlük Perspektifinden Hukuk ve Demokrasi, Kesit Yay., 2013.

N. Nedim Süalp/Aslı Güneş/Z. Tül Akbal Süalp (Yay. Haz.), Sınıf İlişkileri-Sureti Soldurulmuş Bir Resim mi?, Bağlam Yay., 2011.

Nagehan Gürbüz Ersoy, Çoğunluğun Tiranlığı, 2. Baskı, Oniki Levha Yay., 2021.

Nichael Newman, Sosyalizm, Dost Yay., 2013.

Nicos Poulantzas, Faşizm ve Diktatörlük, 4. Baskı, İletişim Yay., 2019.

Nur Betül Çelik, İdeolojinin Soykütüğü I: Marx ve İdeoloji, Bilim ve Sanat Yay., 2005.

Oktay Uygun, Demokrasinin Tarihsel, Felsefi ve Ahlaki Boyutları, 4. Baskı, İnkılap Yay., 2020.

Örsan K. Öymen, Hume, Say Yay., 2010.

Peter Singer, Hegel, Altın Kitaplar Yay., 2003.

Peter Singer, Marx, Dost Yay., 2013.

Pierre-Jean Luizard, İslam Topraklarında Otoriter Rejimler, 2. Baskı, İBÜ Yay., 2016.

Pierre-Joseph Proudhon, Mülkiyet Nedir? Veya Hukukun ve Yönetimin İlkesi Üzerine Araştırmalar, 6. Baskı, Türkiye İş Bankası Kültür Yay., 2017.

Quentin Skinner (Der.), Çağdaş Temel Kuramlar, 3. Baskı, İletişim Yay., 2018.

Rabia Beyza Candan, Demokrasi Yolunda Bir Adım Olarak Radikal Demokrasi Kuramları, Oniki Levha Yay., 2015.

Robert A. Dahl, Demokrasi Üzerine, 4. Baskı, Phoenix Yay., 2017.

Robert A. Dahl, Demokrasi ve Eleştirileri, Yetkin Yay., 1996.

Robert A. Dahl, Etik Siyaset ve Ekonomi Üzerine Dersler – Amerikan Anayasası Ne Kadar Demokratik, Sakarya Üniversitesi Kültür Yay., 2015.

Robert Nozick, Anarşi, Devlet ve Ütopya, 3. Baskı, İBÜ Yay., 2015.

Roger Scruton, Spinoza, Dost Yay., 2007.

Rüdiger Safranski, Bir Alman Üstat Heidegger, Kabalcı Yay., 2008.

Rüdiger Safranski, Schopenhauer: Felsefenin Yaban Yılları, Kabalcı Yay., 2015.

S. A. Simth, Rus Devrimi, Dost Yay., 2010.

S. M. Barrett, Geronimo: Bir Apaci Şefinin Gerçek Hikayesi, Destek Yay., 2011.

Sadık Usta, Dünyayı Değiştiren Düşünürler, C.IV: Ekonomi Politik, Alman İdealizmi Rus Halkçılığı ve Marksizm, 2. Baskı, Kafka Yay., 2020.

Samir Amin, Kapitalizmden Uygarlığa – Sosyalist Perspektifin Yeniden İnşası, Yordam Kitap Yay., 2017.

Samir Amin, Liberal Virüs – Sürekli Savaş ve Dünyanın Amerikanlaştırılması, Yordam Kitap Yay., 2016.

Samir Amin, Modernite, Demokrasi ve Din – Kültüralizmlerin Eleştirisi, 2. Baskı, Yordam Kitap Yay., 2017.

Selçuk Gürsoy, Marksist Sözler-Karl Marx ve Friedrich Engels'den Gözlemler, Düşünceler, Özlü Sözler, Yar Yay., 2010.

Server Tanilli, Değişimin Diyalektiği ve Devrim – Marksizm Üzerine Yeni Düşünceler, Adam yay., 2001.

Server Tanilli, Devlet ve Demokrasi-Anayasa Hukukuna Giriş, 4. Baskı, SAY Yay., 1985.

Seyla Benhabib (Haz.), Demokrasi ve Farklılık – Siyasal Düzenin Sınırlarının Tartışmaya Açılması, Demokrasi Kitaplığı Yay., 1999.

Stanley W. Moore, Marx, Engels, Lenin'de Devlet Kuramı-"Kapitalist Demokrasi'nin Eleştirisine Giriş", 2. Baskı, Simge Yay., 1989.

Stefan Zweig, Nietzsche, Zeplin, 2017.

Stefon Breuer, Milliyetçilikler ve Faşizmler- Fransa, İtalya ve Almanya Örnekleri, 2. Baskı, İletişim Yay., 2017.

Stephen K. White, Edmund Burke: Modernite, Politika ve Estetik, Paradigma Yay., 2013.

Şirin Tekeli, David Easton’un Siyaset Teorisine Katkısı Üzerine Bir İnceleme, Güryüy Matbaası Yay., 1976.

Şule Şahin Ceylan, Hardt’ın Hukuk Kavramı, XII Levha Yay., 2014.

Tahir Fikri, Egemenlik ve Demokrasi, Fikri Yay., 2005.

Taner Timur, Devrimler Çağı – 1848, 1871, 1917, Yordam Kitap Yay., 2017.

Taner Timur, Habermas’ı Okumak, 2. Baskı, Yordam Kitap Yay., 2012.

Taner Timur, Marksizm, İnsan ve Toplum – Balibar, Seve, Althusser, Bourdieu, 3. Baskı, Yordam Kitap Yay., 2015.

Taner Timur, Marx-Engels ve Osmanlı Toplumu, 2. Baskı, Yordam Kitap Yay., 2014.

Tanıl Bora, Cereyanlar-Türkiye’de Siyasi İdeolojiler, 5. Baskı, İletişim Yay., 2017.

Timothy Snyder, Tiranlık Üzerine – 20. Yüzyıldan 20 Ders, 4. Baskı, Olvido Yay., 2018.

Toktamış Ateş, Demokrasi-Kavram, Tarihi Süreç, İlkeler, 2. Baskı, Ümit Yay., 1991.

Turan Tektaş, Bertrand Russel, Parola Yay., 2019.

Turan Tektaş, Charles Darwin, Parola Yay., 2019.

Turan Tektaş, Francis Bacon, Parola Yay., 2019.

Turan Tektaş, Hegel, Parola Yay., 2019.

Turan Tektaş, Spinoza, Parola Yay., 2019.

Turan Tektaş, Voltaire, Parola Yay., 2019.

Tülin Bumin, Hegel – Bilinç Problemi, Köle-Efendi Diyalektiği, Praksis Felsefesi, 6. Baskı, YKY, 2016.

Ufuk Uras, İdeolojilerin Sonu mu?, 2. Baskı, Sarmal Yay., 1993.

Umut Koloş, Foucault-İktidar ve Hukuk-Modern Hukukun Soybilimi, İBÜ, 2015.

Ülker Yükselbaba, Liberal Dağıtıcı Adalet Tartışmaları: Bentham, Mill, Rawls. Dworkin ve Nozick, XII Levha Yay., 2016.

Vladimir İ. Lenin, “Sol Radikalizm”-Komünizmin Çocukluk Hastalığı, İnter Yay., 1996.

Vladimir İ. Lenin, Friedrich Engels, Agora Kitaplığı Yay., 2011.

Vladimir İ. Lenin, Karl Marx ve Doktrini, 4. Baskı, Bilim ve Sosyalizm Yay., 1995.

Vladimir İ. Lenin, Karl Marx ve Marksizm Üzeirine, 2. Baskı, Yordam Yay., 2014.

Wendy Brown, Yükselen Duvarlar Zayıflayan Egemenlik, Metis Yay., 2011.

Werner Sombart, Burjuva-Modern Ekonomi Dönemine Ait İnsanın Ahlaki ve Entelektüel Tarihine Katkı, Doğubatı Yay., 2008.

Yaşar Gürbüz, Karşılaştırmalı Politik Sistemler, 3. Baskı, Filiz Kitabevi Yay., 2007.

Zeynep Hazar, Francisco Suarez’de Yasa, Devlet ve Sosyal Sözleşme, Astana Yay., 2016.

Zygmunt Bauman, Modernite ve Holocaust, Versus Yay., 2007.

Haftalık Ders Programı
Hafta Dersin İçeriği Öğretim Yöntem ve Teknikleri
1. Hafta Hukuk Devleti Sözlü Anlatım, Tartışma, Soru-Cevap, Demonstrasyon
2. Hafta Liberalizm Sözlü Anlatım, Tartışma, Soru-Cevap, Demonstrasyon
3. Hafta Sosyal Devlet Sözlü Anlatım, Tartışma, Soru-Cevap, Demonstrasyon
4. Hafta Marksizm Sözlü Anlatım, Tartışma, Soru-Cevap, Demonstrasyon
5. Hafta Faşizm Sözlü Anlatım, Tartışma, Soru-Cevap, Demonstrasyon
6. Hafta Nasyonal Sosyalizm Sözlü Anlatım, Tartışma, Soru-Cevap, Demonstrasyon
7. Hafta Anarşizm Sözlü Anlatım, Tartışma, Soru-Cevap, Demonstrasyon
8. Hafta Modern Çağda Demokrasinin Yeniden Doğuşu, Modern Demokrasiyi Biçimlendiren Etkenler Sözlü Anlatım, Tartışma, Soru-Cevap, Demonstrasyon
9. Hafta Demokrasinin Haklılaştırılması: Demokrasinin Ahlaki ve Rasyonel Temelleri Sözlü Anlatım, Tartışma, Soru-Cevap, Demonstrasyon
10. Hafta Liberal ve Cumhuriyetçi Yaklaşımlar, Demokratik Süreç ve Kamu Yararının Belirlenmesi Sözlü Anlatım, Tartışma, Soru-Cevap, Demonstrasyon
11. Hafta Demokratik Elitizm ve Katılımcı Demokrasi Kuramları Sözlü Anlatım, Tartışma, Soru-Cevap, Demonstrasyon
12. Hafta Çoğunluk Demokrasi ve Konsensüs Demokrasi Modelleri Sözlü Anlatım, Tartışma, Soru-Cevap, Demonstrasyon
13. Hafta Türkiye'nin Demokrasi Serüveni Sözlü Anlatım, Tartışma, Soru-Cevap, Demonstrasyon
14. Hafta Konuların Genel Tekrarı ve Sonuçların Günümüz Açısından Genel Değerlendirilmesi Sözlü Anlatım, Tartışma, Soru-Cevap, Demonstrasyon
15. Hafta Final Haftası
16. Hafta
17. Hafta
Değerlendirme Ölçütleri
Ölçüt Tipleri Adet Yüzdesi(%)
Final 1 100


ÖÇ-11) Devlet kavramı incelenerek, devletin tarihsel gelişimi ve niteliği hakkında genel bir anlayışın kazanılması.
ÖÇ-22) Yönetim biçimleri incelenerek, yönetim biçimleri hakkında bilgi sahibi olunması.
ÖÇ-33) Siyasal iktidarın meşruiyeti sorunu incelenerek, meşru-gayrimeşru yönetimler hakkında iyi bir bakış açısına sahip olunması.
ÖÇ-44) Yeniçağ’ın toplum yapısı altında birey-toplum-devlet konuları incelenerek, Yeniçağ’da siyasal düşünce ve bu düşüncenin birey-toplum-devlet arasındaki ilişkiyi şekillendirmesi hakkında bakış açısı kazanılması.
ÖÇ-55) Erken modern çağ siyasal akımları incelenerek, erken modern çağın siyasal eğilimleri ve bu siyasal eğilimlerle devlet kavramı arasındaki ilişkiler hakkında genel bir anlayışa sahip olunması.
Program Çıktıları
PÇ-11- Bilgi kaynaklarına ulaşma ve değerlendirme becerisine sahip olması;
PÇ-22- Bilimsel verileri kullanma, karşılaştırma, yorumlama, sonuç çıkarma ve uygulayabilme becerisine sahip olması
PÇ-33- Modern hukuk kazanımlarını yorumlayabilecek tarihsel bilgi birikimine sahip olması
PÇ-44- Türkçe’yi sözlü ve yazılı etkin kullanabilme becerisine sahip olması;
PÇ-55- En az bir yabancı dilde mesleki literatürü takip edebilme becerisine sahip olması
PÇ-66- Mesleki ve etik sorumluluk bilincini edinmiş olması
PÇ-77- Hukuki problemlerin çözümünde mesleğe ilişkin bilişim teknolojilerini etkin bir şekilde kullanabilme becerisine sahip olması
PÇ-88- Somut bir olayın çözümlenmesinde edindiği bilgiyi uygulayabilme becerisine sahip olması
PÇ-99- Özel hukuk kişileri arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarına hâkim olması ve bu kuralları yorumlayabilme becerisine sahip olması
PÇ-1010- Birey-devlet arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarına hâkim olması ve bu kuralları yorumlayabilme becerisine sahip olması
PÇ-1111- Hukukun evrensel ilkelerini benimsemiş bir hukukçu olarak mesleği icra etme becerisine sahip olması
PÇ-1212- Uluslararası toplumun yapısı ile ilişki biçimleri konusundaki temel kavram ve kurallara hâkim olması; bunları yorumlayabilme ve tartışabilme becerisine sahip olması
PÇ-1313- Uluslararası toplumun ortak sorunlarını ve olası çözümlerini değerlendirebilecek temel bilgiye sahip olması
PÇ-1414- Ulusal-üstü yargısal nitelikteki insan hakları organlarına başvurabilecek ve süreci takip edebilecek bilgi birikimine sahip olması
PÇ-1515- Avrupa Birliği müktesebatı ve kurumlarının işleyişi hakkında bilgi sahibi olması
PÇ-1616- Hukuku insanlığın ihtiyaçları doğrultusunda sorgulayabilecek, eleştirebilecek ve geliştirebilecek bir dünya görüşüne sahip olması
PÇ-1717- Hukuk biliminin ve hukuk sistemlerinin tarihsel gelişim süreci hakkında bilgi sahibi olması
PÇ-1818- Çağdaş hukuki yaklaşımlar çerçevesinde güncel hukuki sorunları çözebilme becerisine sahip olması
PÇ-1919- Ulusal ve uluslararası düzeyde mesleğin gerektirdiği tüm özellikleri en iyi şekilde yansıtacak anlayış ve bilgi düzeyine sahip olması
PÇ-2020- Ekonomik ve finansal mekanizmalara ilişkin hukuki düzenlemelere ve uygulamalara hâkim olması
PÇ-2121- Bireylerin ve toplumların haklarının tarihsel gelişimi ve bu süreçte kabul edilen temel metinler hakkında bilgi sahibi olması
PÇ-2222- Bireysel olarak ve topluluk önünde kendini ifade edebilme becerisine sahip olması
PÇ-2323- Evrensel hukuk bilgisini kullanma, karşılaştırma ve uygulayabilme becerisine sahip olma
PÇ-2424- Bireyler arasındaki ilişkiler çerçevesinde ortaya çıkan yeni ihtiyaçları karşılamaya yönelik düzenlemeleri ve hukuki arayışları takip edebilme becerisine sahip olması
PÇ-2525- Ders içi faaliyetler, farazi dava ve adliye çalışmaları ile diğer mesleki ve akademik ziyaretlerin gerçekleştirilmesi yoluyla birlikte çalışma becerisine sahip olması
PÇ-2626- Hukukun ulusal ve uluslararası boyutlarını, mahkeme içtihatları ve uygulamaları takip etmek suretiyle anlama ve işleme becerisine sahip olması
PÇ-2727- Uluslararası yargı organlarının yapısı ve işleyiş biçimleri hakkında bilgi sahibi olması
Alan Yeterlilikleri Matrisi
Program Çıktıları - Öğrenim Çıktıları Matrisi
--
 PÇ 1PÇ 2PÇ 3PÇ 4PÇ 5PÇ 6PÇ 7PÇ 8PÇ 9PÇ 10PÇ 11PÇ 12PÇ 13PÇ 14PÇ 15PÇ 16PÇ 17PÇ 18PÇ 19PÇ 20PÇ 21PÇ 22PÇ 23PÇ 24PÇ 25PÇ 26PÇ 27
ÖÇ 1                           
ÖÇ 2                           
ÖÇ 3                           
ÖÇ 4                           
ÖÇ 5